İlk yazı tabir yerinde ise “olay” oldu.Bütün yorumlar Sixers’ın neler yapması gerektiğinden değil de,Iverson hakkında söylediğim 1 paragraflık sözler yüzünden yazılmıştı.Bu hem beni hem de sonlara doğru tartışmaya yetişen Sixers’lıları üzmüştür.Neyse ben yazmaya devam ediyorum okuyup okumama özgürlüğü tamamen size ait,kimseye zorla okuyun demiyoruz.
Ve diyorum ki,her şeyi bir kenara bırakın,hani ben hep hatalıyım ama siz şu takımı izleyin,takip edin.Herkesin “mucize” gözüyle baktığı,benim ise 3.5 maç gerideyken söylediğim “play-off yapabilir” laflarım belki de yanlış algılandı,ya da tam olarak ne söylemek istediğim algılanamadı.”Play-Off” demiştim size hanımlar-beyler,şu hani “gerçek basketbol”un oynandığı yer,aslanların,kaplanların olduğu yer…
Genel bir takım değerlendirmesi yaptığımda,yazımı ve beni eleştirip “asıl off-season ve 2009 yılında yapacaklarımızı yazmalısın” dendi.Ama Sixers bugün Play-Off’lar olsa 8. sırasıdan giriş yapacak.Hani benim “3.5 maç gerideyken söylediğim” maç farkı kapandı,üstüne de 9. ile 3.5 maç fark açıldı.Bu her zaman dediğim gibi bambaşka bir şey.
Saf oyun kurucu:ANDRE MILLER
Bu takımın kaderi Miller’a bağlı.Herkese inat Miller düşman çatlatıyor.Beklenen takas olmadı.Olsa da Miller’a bağlıydı,olmasa da Sixers hala Miller’ın sihirli ellerine bağlı.Iggy’nin performansını bir kademe yukarı çıkartan,Dalambert’i her zaman oyunun içine katan,çaylak Young’ın gelişimine büyük katkı yapan hatta ve hatta Willie Green’e “ikinci bahar yaşıyor ömrüm” şarkısını dinlettiren adam Miller’dır.
Bazı maçlarda gereksiz yere -sokamasa bile- fazla şut deniyor ve bu beni olduğu kadar sizleri de deli eden bir durumdur sanırım.”E adam,zaten senin şutun istikrarlı olsa bugün seni başka yerlerde ve değerde izlerdik” dememek içten değil.Miller’ı şut anlamında eleştiriyoruz belki ama bazı maçları da onun şutları sayesinde kazanıyoruz garip bir çeliki ama gerçek.Ancak hücumda şut attığında da hiçbir zaman bir denge durumu söz konusu değil.Ben Miller’ı;4-5 asist ve 5-18 şut isabetine,11-12 asist ve 8-11 şut isabetini tercih ederim.İşte bu iki saçma yer arasında gidip geliyor.Zaten Miller’ın çok şut kullandığı maçlara bakarsak,çaylak Young’ın hep kötü oynadığı maçlara denk geliyor.Bu bir tesadüf mü?Bence öyle gözükmüyor…Ama demin de dile getirdiğimiz “asist olayı”nı Miller,pek de takmıyormuş gibi.Şöyle ki kendisi asist yapmasa bile “eküri”si (Iggy) bu duruma hemen el atıp,Miller’ın yapamadıklarını,açıklarını hemen kapayıveriyor.
İNANILMAZ İŞLER YAPAN UZUN
Kim derdi ki bir gün Dalembert böyle bir çıkış yapacak,kim derdi ki Atlanta’ya iyi ki zamanında gitmedi bu evlat dedirtecek.İyi ki o milyon dolarlık kontratı yaptıkta elimizde tuttuk bu devi diyecek.Kim derdi ki bir gün pota altında Dalembert birebir oynayıp,sayı bulacak,bu kadar yüzdeli top kullanacak:Bir uzuna göre az top kaybı yapacak.Box Out’u “koy”up ribaundları kimseye kaptırmayacak…Geleni bloklayıp kaçan kurtulacak…İşte bütün bunları bir Sixers’lı her konuşmada eminim ki söylüyordur.NBA’e baktığımız da gerçekten çok önemliyi geçtim “iyi” bir Pivot bulmak çok ama çok zor.Dalembert her takımın isteyeceği tipte bir uzun.Atlet,çevik,blokçu,hızlı koşabilen…Sixers’a kattıklarını anlatırsak zaten buraya sayfalar yetmez...
Yukarıda dediğim gibi Miller ve Iggy’nin bu gelişime katıkıları çok büyük…Hatırlayacaksınız Miller Nuggets’dayken de Camby en verimli hücum performansını yaşıyordu ki,Ivy’nin takıma gelmesiyle rolü çok bozuldu ve şimdilerde sadece dışarı çıkıp oradan pas dağıtıyor.Yani bir oyun kurucunun yapması gereken şeyleri Nuggets’ın pivotu yapıyor.Neyse konumuz bu değil.Ve hemen bir satır arasında da Evans’ın hakkını vermek isterim.Bu ne muazzam enerjidir,bu ne ribaund katkısıdır,bu ne savunma dersi verişidir…Evans’ın bu takıma verdikleri sadece istatistik anlamında da değil.Hemen her maçta “her şeyi”ni sahaya koyuyor.Zaten bu da onu Sixers’ın değişilmezlerinden biri olarak kılıyor.
Çıkanlar:LOUIS WILLIAMS,THADDEUS YOUNG,WILLIE GREEN
Young için hemen bir şeyler söylemem gerek;ben ilk yazımı yazdığımda Young kısıtlı süreler alıp kendini pek gösterememişti.Ben de kendisine pek değinememiştim.Bunun yanına yüksek bir sıradan seçilmesi onu bir hayal kırıklığı olarak görmeye başlamıştı(k)m ki; sezonun ikinci yarısı olarak kabul edilen All-Star arasından,hatta ben yazıyı yazdıktan hemen sonra,takımla birlikte Young büyük bir çıkışa geçti ve “ben buyum” deyip masaya yumruğunu vurdu.Ribaundlara da mevkisine göre extra katkı yapıyor.Her zaman akıllı oynayıp –genelde- yüzdeli şut kullanıyor.Özelikle bu yazıyı yazarken;Bucks karşısında mükemmel bir performans göstermiş bulunmakta.
Louis Williams ise Young’ın “eküri”si gibi.O da benchden gelip bu sezon en verimli yılını yaşıyor.Hatta bana göre Ginobili’den daha çok 6.adam ödülünü hak ediyor.Çünkü adam Ginobili gibi benchden,gelip de bütün bir maçı ilk 5 oyuncuları kadar süre alarak tamamlamıyor.Ve Sixers’ın bu çıkışında en azından “bir kişi” ödüllendirilmeli diye düşünüyorum.Bütün bunların dışında gerçekten Louis bu sene “büyük” işler yaptı,Sixers için canını dişine takıp oynuyor.%38’lerde üçlük yüzdesi var.Evet anormal bir rakam değil belki ama Sixers’ın Korver’ın gidişinden sonra”3” atacak bir oyuncuya ihtiyacı vardı.Ve bunu hem çok deneyip hem de isabetli atarak kullanan Louis bir sürelik orayı idare etmekte.
Willie Green için aslında ayrı bir başlık açmak bile gerekirdi.Savunma da “bildiğimiz gibi” olan Green hücumda ise en iyi yılını yaşıyor.Green bu sene geçtiğimiz yıllardan çok daha fazla sorumluluk alıyor.Hepsini geçtim,çok yüzdeli şut atıyor ki bu kariyeri boyunca pek rastlamadığımız bir davranış.Willie’nin katkısı Play-Off yolunda daha çok ihtiyacımız olacak.
LİDER:ANDRE IGUODALA
Sixers’ın komutanı,her şeyi.Bazıları çekemese bile inadına “bu takımın geleceği benim” diye bağırıyor.Kuyruk acısı olanları bilemeyeceğim ama Iggy bu sene bir başka oynuyor.Geçen yazımda zaten yeterince bahsettim ama o günden bu yana performansını hep artıyor.
Kobe’nin yaptığı ve benim ender takdir ettiğim bir huyu vardır.Yanındakiler iyi oynuyorsa o maçta ön plana çıkma isteği hissetmez (en azından son dönemde.)İşte aynısı Iggy için geçerli,hem de bu genç yaşında olmasına rağmen…Bu kadar olgun olması,Sixers taraftarının “yıldız”lardan görmeye pek alışık olmadığı bir durum.Iggy cümle aleme inciden inceye mesajlar vermeye devam ediyor.Kazanılan Suns maçında da hala “şut atamıyor” diyenlere “nazire” yaptı.
VE YİNE UN,ŞEKER,YAĞ…AMA BU SEFER “KEK” PİŞMEK ÜZERE!!
Geçen yazıda,un,şeker,yağ var ama “kek”i kemin yapacağına dair soru işaretleri vardı kafamızda.Oldu bu sefer kıvamını da tuturduk.Aşçımız bile hazır.En güzel şekilde hazırlayıp,fırına verdik.
Korver-Giricek takası bu “kek”in iyice pişmesi için yapılmış bir ön çalışmaydı.Ve herkes “yahu bu ne biçim takas,gitti Korver” diye sızlanacağına biraz ileri görüşlü olsaydı veya benim anlattıklarımı anlamaya çalışsaydı,bu takasın boşa olmadığını ve niçin yapıldığını çok rahat tahmin edilebilirdi.Evet söylediğimiz gibi “cap”i boşaltamak içindi,nitekim görüldü ki oyuncunun bu sezon ki kontratını karşılayıp “serbest” bıraktık.
Bu hamlelerin hemen hepsi bu sezon sonu kontratı bitip,serbest kalacak Wizards’ın kaptanı Jamison’ı kapmak için yapıldığını düşünüyorum.Hem dışarıdan şut atabilecek bir oyuncuya sahip olunacak,hem de ribaundlar da Dalembert’a yardım.Hem de Sixers’ın en önemli açığı olan 4 numara pozisyonunu kapayabilecek durumda.Yani bir taşta iki değil 3 kuş…Üstelik bu sezon bir başka oynuyor Jamison.Neyse zaten bunlar tahmin.İlla olacak diye bir şey söz konusu değil.Ama bakalım,zaman neler gösterecek.
Ve bütün bunların yanında,Sixers’ın bu gösterdiği performans,gelişim takım olarak takdiri kat be kat hak ediyor.Son 10 maçın 7’sini kazandık.Son 4 maçtır yenilmiyor takım.Alın size Ivy’nin gidişinin ne kadar güzel sonuçlar doğurduğunun bir kanıtı.Halen daha,ağlayıp sızlamak ve “Ivy’yi niye kaybettik,beleşe gitti” diye düşünmektense şu güzelim genç,dinamik ve her şeyden önemlisi savaşan “takım”ın tadını çıkarın…
Selametle…